10.09.2010

o bir efsane...

Türkiye televizyonlarının en kötü Türkçe konuşan insanı. Kötü kelime seçimleri ve gereksiz yere uzatarak anlamsızlaştırdığı ve laf salatasına çevirdiği cümlelerle televizyon başında sinirlerimi geren adam. Bir insan arada bir de olsa doğru düzgün, anlamlı ve mantıklı cümleler kuramaz mı? Yok. Adam kuramıyor. Adamın düzgün Türkçe bir cümle kurduğuna şahit olamadım. Ama ümitliyim. Kendisini çok yakından takip ediyorum. Eminim bir gün bu zorlu hedefe ulaşacaktır.

8.09.2010

Tayyip'in derdi...

Bu paketteki en can alıcı ve Tayyip tarafından en önemli görülen noktanın, paketin Anayasa'nın 125. maddesiyle ilgili değişiklik olduğunu düşünüyorum. İlk olarak bu değişikliğin ne olduğuna bakalım:
Madde 125 – İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek hüküm: 13.8.1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.

Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak, Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.

İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.

Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı(dır) olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.

İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.

Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir.

İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.
Kırmızı ile işaretli bölümler 125. maddeye eklenmek istenen kısımları gösteriyor. Burada benim dikkat çekmek istediğim nokta kırmızı ile işaretli ikinci bölüm. Yani yargının, idarenin eylem ve işlemleriyle ilgili yerindelik denetimi yapamayacağını getiren madde.

Peki bu madde neden Tayyip için bu kadar önemli? Tayyip'in referandum konuşmalarını izleyen herkes bunu rahatlıkla görebilir aslında. Meydanlarda toplanmış şakşakçılarına bunu açıkça ifade ediyor. Şunu şu kadara satmaya çalıştık, yargıtay iptal etti. Bunu satmaya çalıştık iptal etti. Şöyle yaptık iptal ettiler. Böyle yaptık iptal ettiler.

Tayyip bu denetimlerden sıkılmış durumda. Öyle yerindelik denetimi falan kaldıramıyor artık. Tayyip bir karar aldırdığı zaman bunun yapılması gerekiyor. Yargıçların bu kararları yerindelik yönünden denetlemesine ve iptal etmesine dayanamıyor. Ben hukuki kılfına uydururum siz de sadece hukuki yönde denetlersiniz ve ben de istediğim şeyi iştediğim gibi satarım, yaparım diyor.

Bana göre bu anayasa değişiklik paketinin özü budur.