25.01.2008

Kronik hazımsızlık

Recep Tayyip Erdoğan'ın iğneleyici karikatürlerle karşılaşınca hazım zorluğu çektiğini geçtiğimiz 4-5 yıl içinde defalarca gördük. İlk hazım sorunu belirtisini Evrensel gazetesinde 5 Nisan 2004 tarihinde çıkan karikatürde görmüştük.

(Büyütmek için resme tıklayın)

Erdoğan, bu karikatür aleyhine açtığı manevi tazminat davasında 10 milyar lira alacaktı ama karar Yargıtay tarafından bozulmuştu.

İkinci hazım sorunu belirtisini Musa Kart'ın 9 Mayıs 2004 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde çıkan karikatüründe görmüştük.

Musa Kart, Cumhuriyet 09.05.2004
(Büyütmek için resme tıklayın)

Erdoğan bu karikatür için Musa Kart ve Cumhuriyet gaztesi aleyhine 10 bin YTL'lik tazminat davası açtı. Sonuçta araya Yargıtay'ın da girmesiyle Erdoğan'ın isteği reddedildi.

Bu olayın hemen ardından Penguen dergisi 24 Şubat 2005 tarihli ve 127 nolu sayısında, Erdoğan'ın Musa Kart aleyhine dava açmasını protesto etmek için Tayyipler Âlemi adını verdiği bir kapak çıkardı.

(Büyütmek için resme tıklayın)

Erdoğan, bu kapak için Penguen'in sahibi Erdil Yaşaroğlu ve Pak Yayıncılık aleyhine 40 bin YTL'lik manevi tazminat davası açtı. Ama giden gelen davalar sonucunda yine istediği sonuca ulaşamadı Erdoğan. Daha sonra bu kararın bozulması için temyize gitti ama bildiğim kadarıyla bundan da çıkan bir sonuç yok.

Bunun ardından 6 Temmuz 2006 tarihli Leman dergisinde çıkan "Reco Kongo Kenesi Türkiye'nin Anasını Ağlatıyor" başlıklı karikatür için Leman dergisi ve çizer Mehmet Çağçağ aleyhine 25 bin YTL'lik manevi tazminat davası açtı.

(Büyütmek için resme tıklayın)


Bu seferkinde ise hakim karikatürün manevi tazminat davası gerektirmeyeceğine karar vererek davayı reddetti.

Görüldüğü gibi Başbakanın karikatürler konusunda kronikleşmiş bir hazım sorunu var. Aslında bu sorun tüm AKP'lilere sirayet etmiş gibi duruyor. Şimdi de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü konu alan iki karikatür hakkında, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in izniyle soruşturma açılmış. Eğer dava açılırsa Musa Kart ve Zafer Temoçin 4 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacaklar. Şimdilik beklemedeyiz. İzleyip neler olacağını göreceğiz.

Uzun lafın kısası, kronik hazımsızlık çok ciddi bir sorundur. Nedeninin iyi teşhis edilmesi gerekir. Yoksa hiç aklınıza gelmeyen kötü sonuçlar ortaya çıkabilir. Bana inanmıyorsanız NTVMSNBC'deki Hazımsızlık deyip geçmeyin başlıklı haberi okumanızı tavsiye ederim.

24.01.2008

"Yok artık, Kemal abi!"

"Yok artık, Osman!"dan sonra şimdi de "Yok artık Kemal abi!" dedirten bir olay oldu pek çoğunuzun bildiği gibi. Kemal (Unakıtan) abinin söylediklerini hâlâ duymamış olanlar varsa NTVMSNBC'deki videoyu izleyebilirler. Türkiye'de siyasetçileri doğruluğun ve dürüstlüğün d'sinin yakınından bile geçmediğini bilirdik de içlerinde bu kadar pişkinlerinin olabileceğini de düşünemezdim. Bakın Kemal abimiz bu konuyu soran basın mensuplarına neler demiş:
YÖK Başkanı ile ilgili tam duyamamışsınız yakıştırmışsınız, öbürlerini iyi duymuşsunuz . Benim söylediğim YÖK Başkanı ile ilgili değildi. Onun üzerinde durmuyorum. Bizim medya anlayışımız da bu. Benim yapacak bir şeyim yok. Siz medya olarak gizli gizli almaları içinize sindiriyorsanız, benim diyecek bir şeyim yok.

[...]Etik olmayan bir şekilde alınan ifadeler mahkemede geçerli değil. Böyle yollara başvurmayın. Size magazin bir takım haberler oluyor, ama bu yollara başvurmasanız daha iyi. Bunlar pek doğru işler değil.
Videoyu izleyenler Kemal abinin o sözü kimin için söylediğini duyacaktır zaten. O konuda ben yorum yapmayayım. Ama buradan şöyle bir sonuç çıkıyor. Ya gerçekten insanlar doğru duymuyor ya da Kemal abi ne söylediğini bilmiyor. İkisinden birisi doğru. Acaba hangisi?

Bir de Kemal abi etikten bahsetmiş. Kendileri orada açık mikrofonlara konuşuyorlar, habercilerde konuşulanları duyup haber yapınca bu etik dışı oluyor. Vay be! Kemal abi çok büyüksün. Aslında dediğin doğru. Böyle bir durumda habercilerin kulaklarını kapayıp bunları duymazdan gelmeleri hatta bunların kayıtlı olduğu kasetleri yakıp çöpe atmaları gerekirdi. Çok ayıp etmişler.

Yazımı bu durumu çok güzel özetleyen bir atasözümüz ile bitirmek istiyorum: "Yavuz hırsız ev sahibi bastırır."

Kemal abinin pişkinliği üzerine söylenecek fazla birşey de yok aslında.