26.12.2010

Mutlu Noeller

Timeturk.com haber sitesindeki haber şöyle:

Bağdat caddesinin orta yerine, "Mutlu Noeller" pankartı astıran CHP ilçe teşkilatı, ilçe halkının büyük öfkesine neden oldu. Bağdat Caddesi'nin tam ortasına, Kadıköy İlçe Başkanlığı tarafından asılan pankartta 'Mutlu Noeller' ibaresi yer alınca tepkilerin ardı arkası kesilmedi..

Bağdat Caddesine CHP tarafından asılan "MUTLU NOELLER"afişi, konuyla ilgili tepkilerden yaklaşık 2 saat sonra kaldırıldı.

Bölgede bulunan ve skandal pankartı gören vatandaşlar isyanlarını o pankartı haberleştirmek isteyen gazeteci.tv mubarine anlattı. Kimisi, "CHP böyle mi seçimi kazanacak?" derken kimisi de "Hristiyan olduk da haberimiz mi yok?" dedi. Eleştirilerin hedefinde ise Kadıköy'ün Belediye Başkanı Selami Öztürk ile İl Başkanı Berhan Şimşek vardı. Selami Öztürk'ün bu pankarta göz yumarak kendi ayağına sıktığını söyleyen de vardı, Berhan Şimşek'in inançlı kesimlerin dini hassasiyetlerine sinsice saldırdığını söyleyen de..

Tabii ya zaten bu memlekette sadece müslümanlar yaşıyor. Hristiyan yok, musevi yok, dinsiz yok... Türk dediğin müslümandır zaten. Olmayanı da salla gitsin. Yaşamaya bile hakkı yok ki müslüman olmayanın. Nasıl olsa en nihayetinde cehennemde yanıp kül olacaklar.

Haliyle siyasi partilerin de sadece İslam'la ilgili özel günleri kutlaması gerekir. Kurban bayramı, ramazan bayramı, bilumum kandil ve hatta 20. yüzyılın en büyük keşfi olan kutlu doğum haftasını büyük büyük pankartlarla kutlaması gerekir. Neymiş öyle noel kutlaması falan. Ayaklarını denk alsınlar. Böyle saçma sapan şeyler yapmasınlar. Türk milletinin elhamdülillah müslüman olduğunu unutmasınlar. Yoksa müslüman Türk milleti seçimlerde onlara haddini bildirir. Ona göre ha. Dikkatli olun. Özellikle sen CHP!!! Haddini bil, ayağını denk al. Bir daha da öyle noel kutlaması falan görmeyeyim. Bir de Bağdat Caddesi'nin orta yerine asmışsın. Yuh be sana yuh. Sen bunlara akıl izan ver yarabbi...

3.10.2010

2010 Satranç Olimpiyatı Sonuçlandı

Rusya'nın Khanty-Mansiysk şehrinde gerçekleşen 39. Satranç Olimpiyatı ülkemizde basında hiç yer almadan (aldıysa da ben görmedim, duymadım) başladı ve bitti. Hem de kadın ve erkek takımlarımız bu organizasyonda yer almış olmasına rağmen.

Erkeklerde Ukrayna, kadınlarda ise Rusya altın madalyaya ulaşırken, Türkiye erkeklerde 149 takım içinde 45. sırada, kadınlarda ise 115 takım içinde 38. sırada tamamladı. Erkekler ve kadınlarda ilk 10'un sıralamasını aşağıdaki resimlerde görebilirsiniz.

2010 Satranç Olimpiyatı Puan Durumu (Kadınlar)
(www.chess-results.com'dan alınmıştır.)


2010 Satranç Olimpiyatı Puan Durumu (Erkekler)
(www.chess-results.com'dan alınmıştır.)

Turnuvayla ilgili çok daha detaylı istatistiklere burdan, turnuvanın resmi sitesine ise burdan ulaşabilirsiniz.

Bu arada 40. Satranç Olimpiyatı'nın 2012'de Türkiye'de yapılacağını da hatırlatmak isterim. Belki bu sefer basınımız (ünlü düşünür Pierre van Hooijdonk'un deyimiyle QTM yani Quality Turkish Media :) bu organizasyona karşı daha ilgili olabilir.

10.09.2010

o bir efsane...

Türkiye televizyonlarının en kötü Türkçe konuşan insanı. Kötü kelime seçimleri ve gereksiz yere uzatarak anlamsızlaştırdığı ve laf salatasına çevirdiği cümlelerle televizyon başında sinirlerimi geren adam. Bir insan arada bir de olsa doğru düzgün, anlamlı ve mantıklı cümleler kuramaz mı? Yok. Adam kuramıyor. Adamın düzgün Türkçe bir cümle kurduğuna şahit olamadım. Ama ümitliyim. Kendisini çok yakından takip ediyorum. Eminim bir gün bu zorlu hedefe ulaşacaktır.

8.09.2010

Tayyip'in derdi...

Bu paketteki en can alıcı ve Tayyip tarafından en önemli görülen noktanın, paketin Anayasa'nın 125. maddesiyle ilgili değişiklik olduğunu düşünüyorum. İlk olarak bu değişikliğin ne olduğuna bakalım:
Madde 125 – İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek hüküm: 13.8.1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.

Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır. Ancak, Yüksek Askeri Şuranın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.

İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.

Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı(dır) olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.

İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.

Kanun, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir.

İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.
Kırmızı ile işaretli bölümler 125. maddeye eklenmek istenen kısımları gösteriyor. Burada benim dikkat çekmek istediğim nokta kırmızı ile işaretli ikinci bölüm. Yani yargının, idarenin eylem ve işlemleriyle ilgili yerindelik denetimi yapamayacağını getiren madde.

Peki bu madde neden Tayyip için bu kadar önemli? Tayyip'in referandum konuşmalarını izleyen herkes bunu rahatlıkla görebilir aslında. Meydanlarda toplanmış şakşakçılarına bunu açıkça ifade ediyor. Şunu şu kadara satmaya çalıştık, yargıtay iptal etti. Bunu satmaya çalıştık iptal etti. Şöyle yaptık iptal ettiler. Böyle yaptık iptal ettiler.

Tayyip bu denetimlerden sıkılmış durumda. Öyle yerindelik denetimi falan kaldıramıyor artık. Tayyip bir karar aldırdığı zaman bunun yapılması gerekiyor. Yargıçların bu kararları yerindelik yönünden denetlemesine ve iptal etmesine dayanamıyor. Ben hukuki kılfına uydururum siz de sadece hukuki yönde denetlersiniz ve ben de istediğim şeyi iştediğim gibi satarım, yaparım diyor.

Bana göre bu anayasa değişiklik paketinin özü budur.

15.05.2010

8.05.2010

Komik kanal!

Geçen hafta Cumartesi günü yani 1 Mayıs'taki boks maçını bir hafta sonra canlı yayın diye millete kakalamaya çalışmak biraz komik olmuyor mu?

21.04.2010

Hadi lan ordan!

Yanlış anlaşılmasın, Bilica gerzeğinin yaptığı dangalaklığı savunacak değilim ama bu tip zırvalıklara da ancak kıçımla gülerim.

3.04.2010

O mu 0 mı?

A, B ve AB'nin dışında kalan kan grubu O (alfabede n'den sonra gelen harf) mudur yoksa 0 (sıfır) mı?

1.04.2010

Din hanesi neden kaldırılmalıdır?

Agnostik.org'dan nüfus cüzdanındaki din hanesiyle ilgili bir makale: Din hanesi neden kaldırılmalıdır

28.02.2010

Yararlı Mutasyonlar

Bilim Güncesi adlı blogdan, evrim karşıtlarının mutasyonlarla ilgili zırvalarına adeta tokat gibi bir cevap:

Yararlı değişinimler (mutasyonlar)

Değişinimler (mutasyonlar), canlılardaki çeşitliliğin ana kaynağıdır. Bir gendeki değişinim, canlının bulunduğu ortamda yaşama ve çoğalma şansını artırıyorsa sonraki nesillerde daha çok canlıya geçerek o genin topluluktaki sayısını artırır. Bulunduğu canlının çoğalma şansını azaltan değişinimler ise daha az canlıya geçtikleri için ayıklanırlar. Yararlı değişinimlerin birikmesi, zararlı olanların ayıklanması sayesinde, bulundukları ortama daha iyi ayak uydurmuş canlılar gelişir. Değişinim denince akla önce zararlı etkiler gelse de birçok yararlı değişinim vardır ve oluşmaktadır. Bu yazıda önce bilim adamlarınca incelenmiş yararlı değişinim örneklerinden dördünü aktarıyor, ardından değişinimlerin moleküler temeli hakkında bilgi veriyorum.

Yazının devamı ->>
...

21.02.2010

Hukuk(!) Devleti

2009'dan bir haber:
2007 seçimleri öncesi Erzurum'un Olur ilçesinde giden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bir kahvehanenin önünden geçerken vatandaşlarla tokalaşmıştı. Akdağ, kahvehanedeki Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü öğrencisi Durmuş Şahin'e (24) de elini uzatmış, ancak Şahin, "Ben iktidar olup da vatana hizmeti dokunmayanın elini sıkmam" diyerek bakanın elini sıkmamıştı.

TOKALAŞMADIĞIM İÇİN BENİ TUTUKLATTI

Bakan Akdağ’ın şikayeti üzerine gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Şahin, 5 gün hapis yattıktan sonra avukatlarının itirazı üzerine tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Hakkında 'kamu görevlisine hakaret' suçundan 3 aydan 2 yıla kadar hapis istemi ile Olur Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açılan Şahin, karar duruşmasında, "Kahvede otururken Sağlık Bakanı seçim gezisi için vatandaşlarla tokalaştığını gördüm. Bu sırada benimle de tokalaşmak istedi. Ben de Bakan beyle tokalaşmak istemedim. Tokalaşmak zorunda da değildim. Tokalaşmadığım için beni tutuklattı" dedi.

Mahkeme heyeti, Durmuş Şahin'i 'kamu görevlisine alenen hakaret' suçundan TCK'nın 125'inci maddesi kapsamında 'Onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikteki' eyleminden dolayı 2 ay hapis cezasına çarptırdı. Durmuş’un hapis cezası para cezasına çevrilerek 1720 TL para cezası ödemeye mahkum edildi.
Bu da anayasamızdan:

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

22.01.2010

Kaç fırın ekmek yemek lazım?

Kimse kusura bakmasın ama Özer'in, Alex'in sol taşağı olabilmesi için 2-3 yıl içinde 5 fırın ekmek tüketmesi gerekir.

20.01.2010

Zıçtırmayın lan aaaacanıza!

Bırakın ne bok yiyorsa rahat rahat yesin. Her rahatsız kişiliğin peşinden koşmak zorunda mısınız lan maynak herifler?

18.01.2010

Haiti depreminin sırrı çözüldü!

Nuh Gönültaş adlı zeka kübü olayı çözmüş. Herşey Voodoo yüzünden olmuş aslında. Haiti'de kendi çapında büyücülük oynayan yarı akıllı tiplere çok kızan Allah, Haiti'yi bir güzel sallamaya karar vermiş. Her şeyi bilen her şeye gücü yeten Allah'ın böyle dahiyane bir çözüm bulmuş olması çok normal bir şey. Olay budur işte. Bazı dingiller de böyle olayları görüp hala Allah'a inanmıyorlar ya pes doğrusu.

17.01.2010

"mençıstır" değil "mençestır"

"Manchester" kelimesi Türklerin çok büyük bir bölümü tarafından "mençıstır" şeklinde okunuyor. Hatta bu kelimeyi "mançester" şeklinde telafuz eden Ali Şen dışında başka kimseden farklı bir telafuz duymadığımı da rahatlıkla söyleyebilirim. Elbette farklı telafuz edenler olabilir ama ben hiç rastlamadım.

Kelimenin doğru telafuzunu bulmak aslında çok da zor değil. Kelimenin içideki "chester" bölümünün "çıstır" değil de "çestır" olarak telafuz edimesi gerektiğini bulmak aslında hiç de zor değil. Baş tarafı zaten belli olduğuna göre ortaya doğal olarak "mençestır" çıkıyor.

4.01.2010

İnsan insana yapmaz!

Tarih: 06.11.2007
Kupa: UEFA Champions League (Futbolda Avrupa'nın 1 numaralı kupası)
Takımlar: Liverpool FC - Beşiktaş JK
Olay: Liverpool, Beşiktaş'ı 8-0 yeniyor.
Tarih: 28.10.2009
Kupa: Eurloleague Women (Bayan basketbolda Avrupa'nın 1 numaralı kupası)
Takımlar: Ros Casares Valencia - TTT Riga
Olay: Maçın sonucu 118-38
Tarih: 17.12.2009
Kupa: Cev İndesit Champions League Women (Bayan voleybolda Avrupa'nın 1 numaralı kupası)
Takımlar: RC Cannes - Volley Bergamo
Olay: Son seti Cannes 25-7 kazanıyor.

Kuran'daki mucize iddiaları üzerine

Mucize iddialarının incelendiği yeni bir site kuruldu: MucizeYalanları.com. Sitenin amacı şöyle açıklanıyor:
‘Din’in son yıllarda kârlı bir kazanç kapısı haline gelmesi yayın ve internet dünyasında birçok ‘mucize keşifçisi’ yarattı ve keşfedilen bu mucizeler inanç dünyasının belirleyicisi olmaya başladı.

Halkın inançlarını basit ve sahtekârca sömürmeyi amaç edinen bu mucize kaşifleri, tüm yaşamsal riskleri raiting uğruna göze almaktan çekinmeyen medya aracılığıyla toplumda saygın yerler edinmekte gecikmedi. “Tüm bilimsel keşiflerin -bir biçimde- dinin temel kaynaklarında çağlar öncesinden haber verildiği” iddiasını taşıyan bu mucizeler, direkt ve dolaylı birçok farklı sonuca yol açmakta, insanlığın ortak kazanımlarından olan seküler ve rasyonel bakış açısı karşısında ideolojik bir duruşun kitlesel zeminini sağlamlaştırmakta…

Bu gelişme -aynı zamanda- “halkın inancından egemenin dinine dönüşen İslam’ı” geniş yığınları yönetmenin en elverişli araçlarından birisi haline getirmekte…

Geçmiş müfessirlerin yorumlarına gidilir, buralardan bir ipucu elde edilmezse son çare olarak Arap dilinin sentaks ve etimolojisine başvurulur. Arapça’nın esnekliği ve bir zamanlar bir medeniyetin taşıyıcısı olması bu yorumlardaki her bir sözcüğe farklı anlamlar yükleme imkânı vermektedir. Yorumcu, dilin bu özelliklerini istismar ederek daha önce kafasına koyduğu anlamı bir şekilde buluverir. Bu yeni anlamın özde nassların esas vermek istediği mesajla bir ilgisi olmayabilir. Ancak böyle bir anlama da işaret ettiği, yorumcu tarafından, kutsal kitabın ilahi yapısının bir kanıtı biçiminde takdim edilir. Bu yaklaşım günümüze kadar birçok İslam düşünürü tarafından benimsenmiştir. Bazen bunlara ‘reformcu’ lakabı verilir. İran’da Abdulkerim Suruş ile Türkiye’de Yaşar Nuri Öztürk bu ekolün halihazırdaki temsilcileridir.

Prof. Dr. Yasin Ceylan’ın “İslam Ve Diğer Herşey” makalesindeki tespitlere katılmamak mümkün değil. Ne var ki Adnan Oktar, Ömer Çelakıl ve Edip Yüksel gibi kâşiflere her geçen gün yeni isimler eklenmekte..

Peki gerçekte kutsal kitaplar mucizeler içerir mi ya da iddia edilen mucizelerin gerçeklikle ne kadar ilgisi var?

Bizler Turan Dursun Sitesi olarak mucize iddialarını aklın-bilimin ışığında mercek altına almaya çalışacağız. Yöntem olarak ikili bakış açısı yeğleyeceğiz: Birincisi mucize iddialarının dayanağı olan konuların İslami bakışla eleştirilmesi (ki bunun amacı Arapça’nın tercüme yoluyla çarpıtılmasına ve istenilen anlamların yüklenmesine dikkat çekmek olacaktır), ikinci yaklaşımımız ise mucize iddialarının tarihsel bir perspektifle bilim ışığında incelenmesidir.

Öncelikle mucize iddialarının ‘etkileyici’ olanlarını mercek altına alacağız. Vaktimiz ve imkânlarımız elverdiğince yeni mucizelere de yer vererek gerçekleri gün ışığına çıkarmayı düşünüyoruz. Bu anlamda da okuyucularımızın aktif katılımını ve eleştirilerini bekliyor olacağız.

Yaratılış Atlası'nın evrimi

Agnostik.org'dan:
Harun Yahya evrimi reddedebilir ama kendi kitabının evrim geçirmekte olduğu bir gerçek! Atlasın yeni kopyalarında gerçek canlı fotoğrafı diye sunulan plastik yem fotoğrafları kaldırılmış.

Yazının devamı ->>