27.12.2007

"Yok artık, Osman!"

Eskilerin şarkıcısı şimdilerin AKP milletvekili Osman Yağmurdereli'nin Sabah'ta bir röportajı yayımlandı [Osman Yağmurdereli: Bütün kalbimle isterdim ki eşimin saçını tek ben göreyim / Tuluhan Tekelioğlu].

Bu haber sayesinde Yağmurdereli'nin hiç bilinmeyen yönlerini öğrendik. Yıllardır televizyonlarda gördüğüm, tonton sevimli bir adam diye tanımlayabileceğim biri iken son açıklamalarında sonra tiksindiğim biri haline dönüştüğünü söylemek durumundayım. Tiksinmeme neden olan şey sahip olduğu -- bence hastalıklı -- düşünce yapısı.
- Osman Yağmurdereli: ... Ben çok isterdim ki eşimin saçını sadece ben göreyim. Yeni evleniyorum, 25 yaşımdayım, kız da 20 yaşında. Karımın türbanlı olmasını tercih ederdim. Bütün kalbimle. Bugünkü eşimin 50 yaşında kapanmasını kastetmiyorum. Yeni evlendiğimizde, saçının telini yalnız benim göreceğim bir eşim olsun isterdim. Bana özel olması açısından! Akşam evine geliyorsun, karının saçını yalnız sen görüyorsun.
- Esin Yağmurdereli: Yok artık, Osman!
Evet aynen öyle: "Yok artık, Osman!"

Esin hanım çok güzel cevap vermiş aslında. Bu nasıl bir zihinsel yapının, nasıl bir düşünsel muhakemenin sonucu olabilir? "Saçının telini yalnız benim göreceğim bir eşim olsun isterdim" bak sen. Saç teli bu kadar önemli birşey demek ki Osman bey için. Kendisi bir psikologa falan giderse çok iyi olur. Ayak fetişizmini biliyordum ama heralde bu saç fetişizmi de yeni çıktı. İran da bile başörtüsü takmak zorunlu olmasına rağmen kadınların saçları genelde örtü altından açıkça görülür. Buradaki gibi saç fetişizmi belli ki İran'da bile yok.

Osman bey daha sonra "Esin'in hiçbir zaman bacağının görünmesini istemem." demiş. Karısının saçının görülmesini istemiyorsa bacaklarının görülmesini de istememesi çok doğal. Ayrıca Osman bey karısının mayo giyip denize girmesine ve bayan arkadaşlarıyla akşam yemeğe çıkmasına da izin vermiyormuş.

Eminim bu açıklamalar bazılarının çok hoşuna gitmiştir. Osman beyi bu söyledikleri nedeniyle kendine yakın bulanlar çıkacaktır. Belki de bunları açıklarken amacı buydu. Amacına ulaştıysa ne mutlu ona. Ama bence bundan sonra sanat dünyasında şimdiye kadar görmüş olduğu saygıyı göremeyecektir. Siyaset böyle birşey işte. Birilerine yaranmak, hoş görünmek için normalde söylemeyeceğiniz şeyleri söyleyebiliryorsunuz.

Asıl söylemek istediğim şey Yağmurdereli'deki bu düşünce yapısının beni tiksindirdiği. Bu şekildeki düşüncenin sorunlu ve insanlık için zararlı olduğunu düşünüyorum. Ama daha da zararlı ve tehlikeli olan, bu düşünce yapısındaki kişilerin devletlerin yönetimine gelmesidir.

5.10.2007

Bir insanlık ayıbı: Sünnet

Biraz önce Tüm Yönleriyle Sünnet isimli bir site ile karşılaştım. Sünnetin bazıları tarafından bize yutturulmaya çalışıldığı gibi faydalı birşey olmadığını biliyordum ama bu siteyi inceledikçe durumun benim düşündüğümden çok daha vahim olduğunu gördüm.

Bu sitedeki yazılardan dikkat çekici olduğunu düşündüğüm bazı bölümleri sizlerle paylaşacağım:
[...]Göz kapakları gözleri nasıl korursa, üst-deri de glansı korur ve onu nemli, yumuşak ve duyarlı tutar. Aynı zamanda ortalama ısıyı, pH dengesini ve temizliği sağlar. Glansın kendisi (penis başı) sebaceous bezlerini (derimizi nemlendiren sebum veya yağ maddesini üreten bezler) bulundurmaz. Glansın yüzeyini sağlıklı tutan sebumu üstderi üretir.

[...]Doğal penis hiçbir bakım gerektirmez: Bir çocuğun üstderisi, tıpkı göz kapakları gibi kendi kendini temizleyici özelliktedir. Gözkapaklarını kaldırıp gözleri yıkamak nasıl önerilmezse, aynı nedenle, üstderiyi kaldırıp glansı yıkamak da önerilmez. Sağlam bir penisi temiz tutmak için gerekli tek şey, genel vücut temizliği sırasında suyla iyi bir şekilde temasını sağlamaktır.

[...]Bir çocuğun üstderisi altındaki beyaz emolyant, smegma diye adlandırılır. Smegma belki de, doğadaki en yanlış anlaşılan, en kötü değerlendirilen maddedir. Smegma temizdir, kirli değildir, faydalıdır ve gereklidir. Antibakteriyel ve antiviral özellikleri penisi temiz ve sağlıklı tutar. Bütün memeliler smegma üretirler. Thomas J. Ritter, MD, bunun önemini şu yorumu yaparak belirtmiştir: "Hayvanlar dünyası smegma olmadan herhalde varolamazdı." Araştırmalar, üstderinin içerisinde sabun kullanmamanın en iyi yol olduğunu göstermiştir. Bir bebeğin üstderisini zorla çekmek ve yıkamaya çalışmak, onu doğal olarak enfeksiyona karşı koruyan bakteri florasını yok edebilir. Ergenlikten sonra, erkekler glanslarını ve üst-derilerini ılık suyla nazik bir şekilde yıkayabilirler.

[...]Sünnet Köreltir: Kesilen deri miktarına bağlı olarak, sünnet, erkeği penis derisinin %80 veya daha fazlasından mahrum bırakır. Sünnet derisinin uzunluğuna bağlı olarak, kesmek, penisi %25 veya daha fazla kısa yapar. Özenli anatomik araştırmalar göstermiştir ki, sünnet bir metreden fazla damar, arter, ve kılcal damarları, 80 metreye yakın sinir uzunluğunu, ve 20,000'den fazla sinir ucunu yok eder. Üstderinin kasları, bezleri, mukoz tabakası, ve epitelyal dokusu da bunların yanında tabii ki yok olmuştur.

[...]Sünnet Dolaşıma Zarar Verir: Sünnet, penis derisindeki ve penis başındaki normal kan dolaşımını bozar. Ana penis arterlerine akmak isteyen kan, yarma noktasındaki yara dokusu ile engellenir, bu da kanın daha ilerdeki diğer kılcal damarları beslemek yerine geri doğru akmasına neden olur. Kandan yoksun olan olan meatus büzülüp yara oluşturabilir, bu da idrar akışını engeller. Meatal Stenosis denen bu durum, genellikle düzeltici cerrahi müdahale gerektirir. Bu hastalık neredeyse tamamen sünnetli çocuklara özeldir.

[...]Sünnet, aynı zamanda lenf kanallarını da keser, lenfin dolaşımı bozulur ve bazen lymphedema denen, penisin geri kalan derisinin, sıkışıp kalan lenf ile dolup şiştiği, acı verici ve şekil bozucu rahatsızlık ortaya çıkar.

[...]Sünnet Gelişen Beyne Zarar Verir: Önde gelen tıbbi dergilerde yayınlanan yeni yapılan çalışmalar, sünnetin beyin üzerinde, gelişen beyin merkezlerini olumsuz yönde etkileyerek, uzun süreli zararlı etkileri olduğunu söylemektedir. Sünnetli erkeklerin sünnetsiz erkekler ya da kızlara göre daha düşük bir acıya dayanma eşikleri vardır. Gelişim nörofizyolojisti Dr. James Prescott, sünnetin daha derin ve daha ciddi nörolojik zararlara yol açmış olabileceğini de söylemektedir.

[...]Sünnet Hijyen ve Sağlık Dışıdır : Sünnet hakkında en yaygın olan efsanelerden biri, sünnetin penisi daha temiz ve bakımı daha kolay yaptığıdır. Bu doğru değildir. Gözkapakları olmadan gözler daha temiz olmaz, penis de üstderi olmadan daha temiz olmaz. Yapay olarak dış organ haline getirilen glans (penis başı) ve meatus, kire ve aşınmaya sürekli açık haldedir, bu da sünnetli penisi daha kirli yapar. Koruyucu üstderinin kaybolması, üriner yolu bakteri ve viral patojenlere karşı korumasız bırakır.
Ayrıca tüm erkeklerin Sünnetle Ne Kaybedilir başlıklı yazıya da özellikle göz atmasını tavsiye ederim. Sünnet olarak neleri kaybettiğimizi bilmek hepimizin hakkı diye düşünüyorum.

Sitedeki tüm yazılar çok faydalı ve aydınlatıcı ama özellikle tavsiye ettiğim birkaç yazı şöyle:

9.08.2007

Kuran yasaklansın mı?

Hürriyet gazetesinde şöyle bir haber var:
Hollanda’nın aşırı sağcı lideri Geert Wilders, yine İslam’a dil uzattı. Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders, Kuran’ı Nazi lideri Adolf Hitler’in "Mein Kampf" (Kavgam) kitabına benzetti. Daha önce Kuran’ın şiddet unsurlarından temizlenmesi için sansür isteyen Wilders, bu kez Kuran’ın satışının, ev ve camilerde bulundurulmasının yasaklanmasını talep etti.

Wilders bu görüşünü De Volkskrant Gazetesi’nde yayınlanan mektubunda ifade etti. Haftasonu "eski Müslümanlar"dan oluşan bir grubun lideri olan 22 yaşındaki İranlı İhsan Jami’nin saldırıya uğraması üzerine yazmaya karar verdiğini belirten Wilders, "Tıpkı Kavgam kitabı gibi bu sefil kitabı yasaklayın. Bir sinyal yollayın ve Kuran’ın bu ülkede asla şiddete esin kaynağı olamayacağını gösterin" dedi. "Allah, artık inanmayana idam cezasını uygun görüyor" diye yazan Wilders, Jami’ye yönelik saldırının ardında da bu eğilimin yattığını savundu.

Hollanda’daki Müslüman örgütlerinin çatı kuruluşu olan CMO’nun Başkanı Ayhan Tonca, "Tipik Wilders. Gülünç bir fikir. Şu aralar pek haber olacak şey yok o da yaratmak istiyor" dedi.
Ayhan beyin belirttiği gibi gerçekten de gülünç bir fikir. Kuran'ın yasaklanması aşırı dincilerin şiddete başvurmasını engelleyecek mi? Elbette engellemeyecek. Böyle bir yasağın ancak ve ancak sembolik bir anlamı olabilir. Geert beyin derdi Hollanda'nın bir Hıristiyan ülkesi olduğu mesajının verilmesi. Yoksa Kuran'ın yasaklanmasıyla din adına uygulanan şiddetin ortadan kalkmayacağını kendisi de biliyordur.

Bence hiçbir dini kitap yasaklanmamalı. Tevrat, İncil ve Kuran özellikle okutulmalı ki insanlar aslında bu kitaplardaki gibi bir Tanrı'nın varolmadığını görsün.

2.01.2007

Recm ve Kurân'ın değişmemişliği üzerine

Çoğu müslüman İslam'da recm cezasının olmadığını, bunun çağ dışı bir gelenekten başka birşey olmadığını söyler. Acaba gerçekten de öyle mi? Kuran'da recm ile ilgili bir ayet var mı? Hadislerde recm ile ilgili neler vardır? Kuran'ın bugünkü halinde recm cezasıyla ilgili birşey yok ama bu konuya açıklık getirebilecek bazı hadisler mevcut. Hadis kaynağı olarak Kütüb-i Sitte'yi aldım. Buhâri ve Müslim en güvenilir hadis kaynakları olduğu için hadislerin bu kaynaklarda geçmesine dikkat ettim. İşte recm konusuna değinilen bazı hadisler şöyle:

1561 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:

"Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- süb-t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."

Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).

Bir başka hadis ise şöyle (bu hadis Buhâri'de yok Müslim'de var):

1577 - Hz. Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm)'a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (radıyallâhu anh) gelerek:

"- Ey Allah'ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu reddetti (geri çevirip meselenin üzerine gitmedi). Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi. Yine:

"- Ey Allah'ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu. Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adamın kavmine birisini yollayarak:

"Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?"diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber:

"Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl (ve feraset) sahibi biliyoruz" dediler. Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu. Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler.

Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı. Taşlanmasını emretti ve taşlandı.

Râvi der ki: Gâmidiye adında bir kadın da gelerek:

"Ey Allah'ın Resûlü, beni niye reddediyorsun. Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun. Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

"Öyle ise hayır. Sen git ve çocuğu doğurunca gel" dedi. Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi.

"İşte çocuk, doğurdum!" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu. Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi. Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı.

"Ey Allah'ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi" dedi.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti. Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu. Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı. Bundan sonra halka taşlamalarını emretti. Herkes taşladı. Hâlid İbnu Velid (radıyallâhu anh) elinde bir taş ilerledi, başına attı. Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hâlid'in kadına küfrettiğini işitince:

"Ey Hâlid ağır ol!" dedi ve ilâve etti:

"Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !"

Sonra Resûlullah (tekfın) emretti. Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi."

Müslim, Hudud 22, (1695); Ebü Dâvud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).

Bir başka hadis daha (yine Müslim'de var Buhâri'de yok):

1579 - İmrân İbnu'l-Husayn (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Cüheyneli, zinâdan hamile kalmış bir kadın geldi ve:

"- Ey Allah'ın Resûlü! Ben bir hadd cürmü işledim, cezasını bana tatbik et" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da kadının velisini çağırıp:

" Buna iyi muamelede bulunun. Çocuğu doğurunca kadını bana getirin!" buyurdu. Velisi öyle yaptı. (Doğumdan sonra gelince) Resûlullah kadının elbisesini üzerine bağlamalarını emretti. Sonra taşlamalarını söyledi ve taşlandı. Üzerine cenaze namazı kıldırdı. (Bunu gören) Hz. Ömer:

"- Bu zâniye kadına namaz mı kıldırıyorsun?" dedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

" Bu öyle bir tevbe yaptı ki, onun tevbesi Medine ahalisinden yetmiş kişiye taksim edilseydi onların hepsini rahmete bandırırdı. Sen Allah için canını vermekten daha efdâl bir amel biliyor musun?" diye cevap verdi."

Müslim, Hudud 24, (1696); Tirmizî,Hudud 9, (1435); Ebü Dâvud, Hudud 25, (4440, 4441); Nesâî, Cenâiz 64, (4, 63).

Bu sefer hem Buhâri'de hem de Müslim'de olan bir hadis:

1580 - Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir bedevî, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek:

"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de:

"- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:

"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zinâ yaptı. Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fıdye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"- Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:

" Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse onu recmet gel!"

Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm) emretti, kadın recmedildi."

Buhârî, Muhâribin 30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurüt 9, Eymân 3, Ahkâm 39, Haberu'I-Vâhid I, İ'tisâm 2; Müslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizî, Hudud 8, (1433); Ebü Dâvud, Hudud 25, (445); Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241); İbnu Mâce, Hudud 7, (2549).

Sanırım bu kadar hadis yeterli olmuştur. Ama yine de bu konuyu inceleyen İslami bir siteden de link vermek isterim. Sorularla İslamiyet sitesinin recm maddesinde bu konuya değiniliyor. Bu görüşe karşı olarak ise Kurandaki Din sitesinde bir bölüm bulabilirsiniz.

Ben bu konuda yorum yapma işini sizlere bırakacağım. Bir ateist olarak İslam hakkında yorum yapmama kızıyorsunuz, o zaman buyrun siz yorum yapın.

Bu arada recmin nasıl birşey olduğunu bilmeyenler için bir de recm videosu vermek istiyorum. Videoyu buradan indirebilirsiniz.