16.08.2009

Hariçten okunan gazeller (4)

Suat'ın üzüntü verici yazısını incelemeye devam ediyoruz:
Ya kambriyen fosillerinin teori ile çelişiyor diye tam 60 yıl bir tavan arasında gizlenmesine?
Kim, neyi, nerde, kimden, niçin saklamış Suat? Aslında bunu ciddeye alıp buraya aktarmamam bile gerekirdi ama evrim teorisine ölümcül bir darbe vuran birşeymiş gibi kalın harflerle yazınca değinmeden geçmeyeyim dedim. Kimsenin birşeyi sakladığı yok Suat. Neymiş bu evrim teorisi ile çelişen fosiller? Nerde bu meretler Suat? Sen bilim insanlarının açıklamalarını görmezden gelirsen böyle komik sonuçlara varırsın. Örneğin Stephen Jay Gould'un Wonderful Life: The Burgess Shale and the Nature of History adlı kitabını buradan okumaya ne dersin? Umarım yine her zamanki çok bilmişliğinle Gould'un adını duyunca, her tarafından cehalet akan "Gould dediğin adam Darwinizmin Gorbaçov'udur" zırvasını getirmezsin karşıma. Komik oluyor çünkü...
Mutant dört kanatlı meyve sineklerinin ilave iki kanatının aslında uçuş kaslarından yoksun olduğu yani ’sakat’ olduğu bilinmesine rağmen hala mutasyonların bilgi üretimine örnek veriliyor ders kitaplarında?
Hangi ders kitaplarından bahsediyorsun Suat? Hadi onu geçelim ve asıl konuya gelelim. Mutasyonlar DNA içinde bilgi üretemez mi diyorsun Suat? İddia ettiğin şey bu mu? Gen duplikasyonu nedir bilir misin Suat? DNA içerisinde herhangi bir genin bulunduğu bir parça DNA kopyalanması sırasında hata ile genom içerisinde farklı bir yere kopyalanabilir. Böylece daha önce gen olmayan bir yere bir gen gelmiş olur. Bu gayet iyi bilinen bir süreçtir. Mevcut gen olması gereken yerde kaldığı ve işlevini eskisi gibi sürdürdüğü için kopya gende meydana gelecek değişiklikler, canlıda o genin ürettiği maddenin eksikliğinden kaynaklanacak problemlere neden olmayacaktır. Bu durumda kopya gen oyun tahtası durumuna gelmiştir. Böylece gende meydana gelecek ufak değişkliklerle yeni proteinler ortaya çıkabilecektir. Daha önce hiçbir canlıda görülmeyen, yeni bir işlevi olan veya mevcut bir işlevi geliştiren, eşsiz bir yapısı olan orijinal proteinler ortaya çıkabilecektir. Gen aileleri nasıl oluşuyor ve ailelerin yeni üyelerinin kökeni nasıl açıklanıyor sanıyordun Suat? Ama doğru, sen açıklanmıyor sanıyordun değil mi? Gen duplikasyonu yeni genlerin kökenini oluşturan temel mekanizmalardan sadece bir tanesi. Diğerlerini de basitçe google'da "origin of new genes" diye arayarak bulabilirsin. Örneğin Nature'dan The origin of new genes: glimpses from the young and old başlıklı makale gözlerini açman adına gayet iyi bir başlangıç olabilir. Tabi bu arada yeri gelmişken, Thomas D. Schneider'in Behe ve Dembski'nin biyolojik bilginin oluşumu ve indirgenemez karmaşıklığın evrimiyle ilgili argümanlarını adeta yerle bir eden çalışmasını ve Evolution of biological information başlıklı makalesini belirtmeden geçmek olmazdı. Önce bunları iyice bir oku ve hazmet. Ondan sonra tekrar konuşuruz.
Darwinin ispinozlarının çeşitlenmesinin aslında varyasyon olduğu halde niçin hala doğal seçilimin evrimleştirici gücü olarak gösteriliyor?
Ayıptır sorması Suat, bu varyasyonlar nasıl ortaya çıkıyor? Allah tüm varyasyonları içeren sayıda canlıyı hokus pokus ile yaratıp doğaya mı saldı? Nerden geliyor bu mutasyonlar? Yoksa tüm varyasyonlara ait genetik bilgiyi DNA'nın içine işleyip işin geri kalanını doğal seçilime mi bıraktı? Yukarda linkini verdiğim Schneider'in makalesi kopyalama (yani bu durumda üreme), mutasyonlar ve seçilimin genetik bilginin oluşumu için yeterli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Zahmet edip okursan bunu sen de göreceksin.
M.Behe’nin ya da darwinian evrime muhalefet eden başkaca bilim adamlarının argümanları çoğu kez sadece ‘alayla’ karşılanıyor gibi gözükse de (belki de kitlelere, ‘gerçek bilim insanları bunlarla alay ediyor’ gibi gösterilse de) bir yandan da itirazlar ciddiye alınıyor ki, harıl harıl bu itirazlara cevap üretilmeye çalışılıyor. İlginç olan ise Behe’nin argümanına karşı öne sürülen ve (mesela) “bunların alt mekanizmaları ayrı ayrı amaçlar için evrimleşti sonra biraraya geldi kompleks bir yapı oldu” vs şeklinde cevap vererek IK yapıların indirgenebilirliliğini savunan Matzke gibileri de diğer cenahta alay konusu oluyor. 40 ayrı proteinle kodlanan son derece kompleks bir yapıdan söz ediyor adam. Bunu açıklama diye veriyor. Bari bilemiyoruz de, demiyor. Zaten bu sonradan biraraya gelmeyi sorguluyor Behe ve benzerlerinin itirazları, cevap verdiğini sananlar da onların bu itirazını doğruluyor.
Kazın ayağı pek de senin oradan gözüktüğü gibi değil Suat. Bakteri kamçısı 40 ayrı proteinden falan oluşmuyor. Birçok farklı bakteri türünde birçok farklı kamçı vardır. Bu farklı kamçılar nasıl oluşmuş olabilir neden tek bir kamçı yok da ufak değişiklikler içeren farklı kamçılar var sorusunu hiç sormayacağım bile. O alay konusu olduğunu hayal ettiğin Nicholas Matzke'nin Mark Pallen ile birlikte yaptığı araştırma ve yazdıkları makale (pdf haline buradan ulaşabilirsiniz) başta Michael Behe olmak üzere William Dembski, Scott Minnich, Stephen Meyer ve Casey Luskin gibi akıllı tasarımcıların bir ikon haline getirdikleri bakteri kamçısı hakkındaki cehaletlerini adeta yüzlerine vurmuştur. Ayrıca alay konusu olduğunu söylediğin Matzke bu çalışması nedeniyle, akıllı tasarımın bana göre en önemli destekçisi olan Mike Gene tarafından tebrik edilmişti. Daha sonrasında da Mike Gene, Natzke ve Pallen'in çalışmalarından elde edilen bilgiler ışığında bakteri kamçısının evrimi konusundaki görüşlerini tekrar gözden geçirmiş ve Matzke'nin 2003 yılından bu yana bakteri kamçısında proteinlerin bakterilerdeki diğer yapılarda bulunan proteinlerle olan homologluklarıyla ilgili ortaya koyduğu görüşlerinde haklı olduğunun ortaya çıktığını belirtmiştir. Mike Gene yeni bilgiler ışığında, bakteri kamçısının tasarlandığı yönündeki işaretlerin zayıfladığını da dürüst bir şekilde ifade etmektedir. Burada önemli olan nokta Mike Gene'in, yaratılışa iman etmiş Phillip Johnson'ın fikir babası olduğu AT hareketiyle uzaktan yakından ilgisi olmaması ve kendini dini, sosyal ve politik angajmanlar içine sokmamış olmasıdır. Yeni bilimsel verileri dürüstçe değerlendirip, kendi görüşlerini desteklemiyor olsa bile kabul ederek, belli bir konuda karşı görüştekilerin savundukları şeyin doğru olduğunun ortaya çıktığını açıkça ifade edebiliyor olması Mike Gene'i önemli ve değerli kılan en önemli özelliğidir. Maalesef aynı davranışı AT hareketinin kadrolu elemanlarında göremiyoruz. AT hareketinin en önemli eksikliği dürüstlük ki bu da yaratılışçı akrabalarından aldıkları en kötü özellik.

Konuyu biraz dağıttık farkındayım. Gelelim 40 ayrı protein masalına. Matzke ve Pallen'in buluşundan önce Behe, Dembski, Minnich, Meyer ve Luskin gibi en önemli AT savunucuları kitaplarında ve yazılarında 40 adet vazgeçilmez (olmazsa olmaz) proteinin 30 tanesinin hiç homologu olmadığını ve bu sebeple bakteri kamçısının başka bir yapıdan evrimleşmiş olmasının mümkün olmadığını savunmaktaydılar. Fakat Matzke ve Pallen sadece 23 adet proteinin vazgeçilmez olduğunu ve bunlardan da sadece ve sadece 2 tanesinin homologu olmadığını ortaya koymuştur. Mike Gene'in, Matzke'yi tebrik etmesine ve bakteri kamçısının tasarlanmışlığı konusundaki görüşlerinin değişmesine neden olan şey budur. Suat sakın ola "hohohohhooo homoloji dedi, salağa bak, homoloji dediğin şey totolojidir, hohohohoooo" tarzıdaki her zamanki cehalet kokan yaklaşımına başvurma. Homolog yapılar dediğimiz şey yapıları benzer olan fakat buna karşın farklı işlevleri olan yapılardır. Bakteri kamçısının proteinlerinin homologlarının olması da farklı yapılardaki bazı proteinlerin, bakteri kamçısındaki proteinlerle yapıları benzer olmasına rağmen farklı işlevleri olduğu anlamına gelir. Bu kadar. Tanım ve açıklama budur. Ne eksik ne fazla. Tanımın içeriğinde akrabalıkla ilgili hiçbir şey yok, dikkatini çekerim. Her zamanki totoloji mavalını okuyacaksan da zahmet olacak ama mantıksal bir açıklama yapmayı denersen çok iyi olur. Kaldı ki Behe, Dembski, Meyer ve diğerleri 30 proteinin homologu olmadığı (hatalı) bilgisinden yola çıkarak bakteri kamçısının evrimleşmiş olmayacağını iddia ediyorlardı. Yani onlar da homolojinin, "hohohohooo homoloji dedi, salağa bak" şeklinde cahilce bir yaklaşımla dalga geçilerek ve görmezden gelinerek bir kenara atılamayacak türde evrimi destekleyici bir gösterge olduğunun farkındalar. Senin de bunu bir gün kavrayacağını umuyorum Suat.

5 yorum:

  1. vallahi ben orayı okumayı suat bey pascal bahsini ciddi ciddi uzun uzun yzaıp bri de savunduğunda okumayı bırakmıştım. ekonomi, siyaset, sinema her şeyi konuşabilirler ama konu evrim, din filan olunca birden çocukça düşüncelere, romantik hayallere kaptırıp gidiyorlar. buradan da verimli bir tartışma çıkacağını sanmam.

    YanıtlaSil
  2. Ben de hatırladım o yazıyı. İşte burada: Pascal İmanı

    Şu bölüm şaka gibi ama gerçek: "Hayret, bir de dine inananları yobaz, örümcek kafalı, dogmatik ve bilimum muadil sıfatlarla suçlarlar. Alın size son derece rasyonel bir tavır. Russell, Pascal için 'o müthiş matematik dehasını din ve iman adına harcamıştır.' diyedursun, hesap gayet ikna edici görünüyor."

    YanıtlaSil
  3. aslında bahsettiğim yazı o değildi. kabaca, "ya varsa? ben bir şey kaybetmem, siz kaybedersiniz" üzerine bir yazıydı. altında da benimkiler dahil bir sürü yorum vardı. sanırım sitede arşivler kaybolmuş.

    YanıtlaSil
  4. Tamam işte o yazı linkini verdiğim yazı. Muhtemelen bahsettiğin türde şeyleri yorumlarda yazmıştı. Yorumlar kaldırıldığı için farklı bir yazıymış gibi geldi sana.

    YanıtlaSil
  5. O kisim ironi idi, yorumlarda soz etmistim, altinda son derece verimli tartisma yapilmisti. (Yorumlarin cogu bana ait degildi yalniz.) Hosting faciasindan sonra maalesef pekcok yazi ve hemen hemen butun yorumlar gitti.

    --

    Ugur, oyle bir yazim da yorumum da yok, alta eklenen, bir baskasina ait yorumda gecmis olabilir o ifade. Oyle bir ifade kullandigimi sanmiyorum, inancin rasyonalitesini konusurken bir mantiksal kurgu yapmis olabilirim sadece. Oyle bir vehimle olacak inanc, 'iman' degildir benim Islam anlayisimda.

    --

    Konu din ve evrim olunca ben de ayni seyleri dusunuyorum hakkinizda nedense.:) Neyse, hayat guzel, kirmadan incitmeden konustuktan sonra farkli fikirde olmanin sakincasi yok. Da Vinci'nin en cok sevdigim ve takdir ettigim yonu bu mesela.

    Selamlar.

    YanıtlaSil